Bu sabah 6 da kalktım ve kursa gitmek için yola koyuldum. Neredeyse dünkü yolculuğum kadar zordu. Malumunuz üzere New York City biraz böyükcene bi yer ve metrosu maşallah annemin ördüğü danteller gibi. Önce J daha sonrada Q hattını kullanarak 56 st de indim. Eğer gitmen gereken yere 50 metre uzaktayken hala orayı bulamıyorsanız bilinki New York'tasınız. Özellikle yeni gelmişseniz tüm yüksek binalar ve geniş caddeler gözünüzde aynı gözüküyor. Neyse elin adamı sora sora bağdatı bulmuş biz de sora sora Kaplan'ı (bizim kursun ismi) bulduk. Gps kullansana demeyin göt ister yabancı diyarlarda internet açmak (bkz.Şems, Şems'i tanımıyorsanız o da sizin ayıbınız).
Kursu bulduktan sonra içerde sıcak bir karşılama ile karşılaştım. İsim soyisim ve pasaportu check ettikten sonra su ve gofret verdiler. Unutmuşum açım lan ben. Bir kaç form doldurma ve imzadan sonra test için beklemeye koyulduk. Koyulduk diyorum çünkü bi 30 kişi vardık. Bir kaç öğretmen, koordinatör vs çıkıp konuşmalar yaptı. Nasıl mı anladım? O kadar ingilizcemiz var. Sonra test olduk ve sonradan öğrendiğim kadarı ile seviyem intermediate çıkmış.
Bu arada moralim çokkk bozuktu. Evi beğenmedim, kursu sevmedim ve evimi özledim. Ahhh home sweet home demiş ünlü bi concon. Neyse duygusallığa gerek yok. Testten sonra kitaplarımızı verdiler ve üst katları turladık. 6 katlı bir bina. Bizim sınıf 4.katmış ve 3.katta student lounge var hani şu bizim kantin dediğimiz zımbırtı. Gezi bittikten sonra orda işimiz bitti. Kendimi çok kötü ve yalnız hissediyordum. Pişman olmuştum. Neden geldim İstanbul'a şarkısının nasıl çıktığını bile o zaman anladım.
Bu arada moralim çokkk bozuktu. Evi beğenmedim, kursu sevmedim ve evimi özledim. Ahhh home sweet home demiş ünlü bi concon. Neyse duygusallığa gerek yok. Testten sonra kitaplarımızı verdiler ve üst katları turladık. 6 katlı bir bina. Bizim sınıf 4.katmış ve 3.katta student lounge var hani şu bizim kantin dediğimiz zımbırtı. Gezi bittikten sonra orda işimiz bitti. Kendimi çok kötü ve yalnız hissediyordum. Pişman olmuştum. Neden geldim İstanbul'a şarkısının nasıl çıktığını bile o zaman anladım.
Kurstan çıkınca bi Mc Donald's bulup karnımı doyurdum. Daha sonra kursa yakın olduğunu bildiğim Apple Store'a gittim. Amacım sadece vakit öldürüp kafa dağıtmaktı. Apple Store'da yeni iPhone'nun yarın satışa çıkacağını öğrendim. Ama kız bana eğer almak istiyorsan sabah 7 gibi gelmelisin dedi. Malum şu meşhur iPhone sırası. Ama benim yarın kursum var bilmiyorum napcam. İlk günden kursu ekmekte bana yakışan bir hareket olurdu hani. (Not: Ekti)
Bu arada T-Mobile shop bulup kendime ve bir hat aldım. Bu biraz olsun iyi geldi çünkü arkadaşlarımla whatsapp üzerinden konuşabiliyorduk artık. Daha sonra subway ile eve geri
döndüm. Gelirken kendime bir sandwich aldım Dominos'tan ve az önce onu yedim. Tadı çok
güzeldi. Hala kendimi çok kötü hissediyorum.
Neyse yatıyorum ben jetlag sıkıştırıyor.
İkinci gün;
Bu sabah 6 gibi kalktım ve yeni iPhone için yollara koyuldum. 7 gibi vardığımda beni 250
metrelik bir sürpriz bekliyordu. Evet biraz sıra olabileceğini tahmin etmiştim ama bu kadar da değil.
Soğuk havada tam 3 saate yakın sırada bekleyerek hayatımın en mantıksız işlerinden birini yaptım. Ve anlayacağınız üzere daha ilk günden kursu kaçırdım.
Saat 11 i geçiyordu ben iPhone'u alıp Apple Store'dan ayrıldığımda. Çok üşümüştüm ve hemen bi Starbuck'sa girip yeni telefonumu kurcalamaya başladım ve Selin'i çatlatmayı da ihmal etmedim
tabi ki.
tabi ki.
Daha sonra çıkıp önce Tommy'e uğradım ama aradığım ceketi bulamayınca ordan çıkıp aylak
aylak gezinme moduna girdim. Biraz Broadway'de gezinip mağazaları dolaştım, tıpkı Nişantaşı conconları gibi. Tabi onlar gibi eller dolu çıkamadık mağazalardan! Eziklik sağolsun.
Gene goygoy derdindeyim ama yok ben uymayacağım kendime. Broadway'den sonra
aylak gezinme moduna girdim. Biraz Broadway'de gezinip mağazaları dolaştım, tıpkı Nişantaşı conconları gibi. Tabi onlar gibi eller dolu çıkamadık mağazalardan! Eziklik sağolsun.
Gene goygoy derdindeyim ama yok ben uymayacağım kendime. Broadway'den sonra
yorulmuş bitap (ne demekse) düşmüş ayaklarımı eve getirdim. Evde biraz dinlendim, akşam yemeğimi yedim ve şimdi 9 gibi erken bi saatte yataga gidiyorum.
Üçüncü gün;
Bugün kursta ilk günümdü. Sabah 6:30 gibi kalkıp yola koyuldum. 8 gibi kurstaydım ve 8:20 de hoca geldi. Kısaca hocadan bahsetmem gerekirse tatlı hoş bir kız. Sanırım benden bir kaç yaş küçük olmalı. Sınıfta ise 5-6 kişiyiz. Ama sanırım bugünlük böyle .Umarım öyledir en azından çünkü sıkıcı bir sınıf. Bir iki Brezilyalı, bir Koreli ve iki tane de Türk var.
Saat 10 gibi ara verdik ve 15 dk sonra tekrar ders başladı ve 11:30 da bitti. Pek eğlenceli değildi ama bu benden de kaynaklanıyor olabilir çünkü canım çok sıkkın. Mutlu değilim. Umarım alıştıkça
düzelir bu durum.
Kurstan sonra çıkıp biraz Central Park'ı gezdim. Bu parkı komple gezmek istiyorsan 1 hafta
içinden çıkmamalısın sanırım. Çok büyük ve muhteşem bir park. New York City'e hayat veriyor adeta. Central Parkt'an sonra da çıkıp gene biraz mağazaları gezip kendime mont baktım ama bir türlü istediğim modeli bulamıyorum. O yüzden elim boş ayrıldım gene.
Bugün eve erken döndüm. Kendime akşam yemeği için makarna yaptım, fena olmadı. Eve ise gitgide alışmaya başladım. Bu iyi çünkü moralimi düzeltiyor. Louis ile aramızda güzel. Eğlenceli bir adam. Konuşması beni çok güldürüyor.
Saat 9 ve yatma vakti.Malum jetlag hala
Bugün kursta ilk günümdü. Sabah 6:30 gibi kalkıp yola koyuldum. 8 gibi kurstaydım ve 8:20 de hoca geldi. Kısaca hocadan bahsetmem gerekirse tatlı hoş bir kız. Sanırım benden bir kaç yaş küçük olmalı. Sınıfta ise 5-6 kişiyiz. Ama sanırım bugünlük böyle .Umarım öyledir en azından çünkü sıkıcı bir sınıf. Bir iki Brezilyalı, bir Koreli ve iki tane de Türk var.
Saat 10 gibi ara verdik ve 15 dk sonra tekrar ders başladı ve 11:30 da bitti. Pek eğlenceli değildi ama bu benden de kaynaklanıyor olabilir çünkü canım çok sıkkın. Mutlu değilim. Umarım alıştıkça
düzelir bu durum.
Kurstan sonra çıkıp biraz Central Park'ı gezdim. Bu parkı komple gezmek istiyorsan 1 hafta
içinden çıkmamalısın sanırım. Çok büyük ve muhteşem bir park. New York City'e hayat veriyor adeta. Central Parkt'an sonra da çıkıp gene biraz mağazaları gezip kendime mont baktım ama bir türlü istediğim modeli bulamıyorum. O yüzden elim boş ayrıldım gene.
Bugün eve erken döndüm. Kendime akşam yemeği için makarna yaptım, fena olmadı. Eve ise gitgide alışmaya başladım. Bu iyi çünkü moralimi düzeltiyor. Louis ile aramızda güzel. Eğlenceli bir adam. Konuşması beni çok güldürüyor.
Saat 9 ve yatma vakti.Malum jetlag hala
Dördüncü gün, perşembe...Happy Halloween Days;
Cumartesi;
Bugünü nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama yaşadığım en ilginç günlerden biriydi.
Klasik sabah erken kalktım ve kursa gittim. Bugun amerikada happy halloween days ve herkesde heryerde farklı bi heyecan var.
Bugün sınıfa dün olmayan 4 yeni kız geldi. 3 kolombiyalı biride rus sanırım ama emin de değilim. Özellikle iki kolombiyalıyı ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bir tanesi cadı bir tanesi polis
kostümü giymişti ve oldukça sexilerdi. Bugün ders de eğlenceli geçti. Diğer hocalar geldi hep beraber
fotoğraf çekildik.
kostümü giymişti ve oldukça sexilerdi. Bugün ders de eğlenceli geçti. Diğer hocalar geldi hep beraber
fotoğraf çekildik.
Kurstan sonra özgürlük anıtının olduğu adaya gitmeyi düşündüm ama başlayan yağmurla beraber fikrimi değiştirip eve döndüm. Akşam kendime gene makarna yaptım. Daha sonra Louis'in tavsiyesi ile Manhattan daki happy halloween partisine gittik. Oh my god inanılmazdı. Binlerce insan akıl almaz kostümler giymiş geçit yapıyordu. Müthiş makyajlar, maskeler, araçlar. Yüzbinden fazla insan spring streette toplanmış eğleniyordu. Hayatımda böyle birşeye hiç tanık olmamıştım. Gerçekten çok eğlendik bol bol fotoğraf çektik. Ordan sonra Radik (rus roommate'ciğim) Times Square i görmek ve gece fotoğrafları çekmek istediğini söyledi. Times square de çok durmadık ve 55 th streette (dikkat ederseniz sokak isimleri veriyorum artık, eee öğreniyoruz şehri yavaş yavaş) bir barda oturup ikişer bira içtik. Biraz Rus biraz Türk biraz da kendi kız arkadaşlarımızı konuştuk. Sonra tekrar metroya binip eve dönüş.
1 Kasım, Cuma;
Ahaha bugün cumaya gittim diyesim geldi ama zaten kimse inanmaz.
Ahaha bugün cumaya gittim diyesim geldi ama zaten kimse inanmaz.
Sabah gene erken kalkış ve kurs tabiki. Bugün kurs güzeldi. Sınıfa ve sınıftaki çocuklara alışmaya başladım. Tam ısınıyoruz derken Brezilyalı bir arkadaşın malesef son günüydü.
Kurstan sonra gene Apple Store yollarına düşüp bu sefer yeni iPad'in sırasına girdim. Bu sıra kısaydı, yarım saatte iPad elimdeydi. Gerçekten hoş olmuş bu cihaz. Almayı düşünüyorsanız hiç
durmayın.
durmayın.
Daha sonra eve döndüm. Louis ile goygoy yaptık. Bu adam beni gülmekten öldürüyor.
Cumartesi;
Bugun kurs yoktu ve biraz gezme fırsatı buldum evdeki çocuklarla.Güzel bir gündü.
Sabah 10 civarı kalktım. Yatakta biraz zaman geçirip Selin'le konuştuk. Daha sonra kahvaltı hazırladım kendime ve kahvaltımı yaptım.
Dünden plan yapmıştık Back (G.Koreli arkadaş) ve Radik ile yarın Little Rusia denen mahalleye ve Brooklyn Bridge e gidelim diye.
Saat 12 gibi çıktık evden. Bu arada hava bugün çok güzeldi. Neyse bir iki aktarmadan sonra Coney Island Beach denen okyanus kıyısına vardık. Bu benim için bir ilkti. Daha önce deniz kenarında çok bulunmuştum ama okyanus kıyısına ilk kez gittim. Sahil boyu uzunca yürüdük fotoğraf çekildik
sohbet ettik. Daha sonra içerlere doğru girip gezindik. Radik ev sahibimiz Louis için hediyelik biriki şey aldı. Bu arada orda Turkish Kebap ve baklavacı gördüm. Hassiktir baklava yicektik lan biz
şimdi yazınca aklıma geldi. Daha sonra tekrar sahile dönüp bir Rus restaurantında mantı benzeri bi yemek yedik. Karnımızı da doyurduğumuza göre yolcu yolunda gerek kafasına girip tekrar subwaye atladık ve Brooklyn Bridge'e geçtik.
Şunu söylemeliyim ki bu köprü cidden çok güzel ve etkileyici. Betonarme yapısı olan bir köprü ancak bu kadar estetik bir mimariye sahip olabalir. Tabi köprünün konumu (Brooklyn-Manhattan arası) da görüntüsüne bir kat daha estetik katıyor. Köprünün ayağının dibindeki Brooklyn Bridge Park ise harika ötesi. Manhattan adası dev gibi karşında ve harika fotoğraflar çekebiliyorsun. World Trade Center ve diğer tüm devasa binalar adeta bulutları deliyorlar. Adanın soluna doğru baktığında ise Özgürlük Anıtının ihtişamıyla karşınızda duruyor.
Fotoğraflarımızı çektikten sonra saat 7 gibi tekrar yola koyulduk ve eve döndük. Yolda gelirken aldığımız Çin yemeği cidden lezzetli ve ucuzdu. Eve döndüğümüzde ise yemek yerken Louis ile
hoş, eğlenceli ve komik bir sohbete koyulduk. Size daha önce de anlatmıştım dimi Louis'in konuşması beni çok güldürüyor. Bak bunları yazarken bile mutfaktan sesleri geliyor "ohhh my god!!!.Oohhh shitttt!!! Ohhh mannnnn" gibi konuşmaları beni alıp Amerikan filmlerinin içine sokuyor.
Anlayacağınız bugün güzel bir gündü.
Hadi kaçtım see you tomorrow mannnn.
- Conay Island Beach -
Pazar - Ve ilk bir hafta bitti
Bugün emekli misali evdeyim .Oturup bu blogu yazmaya karar verdim. Kim bilir belki içinizde görmemiş, New York'a gitmiş tutmuş blog yazmış diyenler de çıkacaktır. Onlara hak vermeyip fuck you bitch diyerek konuyu geçiştiriyorum.
İlk bir haftanın ardından şunu söyleyebilirim ki eve ve şehre alıştım artık. Zamanım güzel geçiyor.
Böyle hergün olmasa da bir kaç günde bir birşeyler karalamaya çalışacağım. Becerebilirsem birkaç da resim atarım.
Not: Fotoğrafların tamamını kendim çektim. Devamlarını daha sonra ayrı bir başlık altında detaylı bilgileri ile paylaşacağım.
aynen devam...keyfini çıkar...
YanıtlaSilenjoy it bro. güzel yerdesin.
YanıtlaSilHocam super devamı gelir ve daha uzun olur umarım. İlham veriyorsun bize. Halloewendaki ablalar fenaydı:P Kolombiyalı ablalardan daha çik paylaşım beklyirouz :P
YanıtlaSil