22 Aralık 2013 Pazar

I Love New York City

      Başlık olarak 'I love New York City'i kullanmaya karar verdim çünkü son 2-3 hafta, NYC'e gelmeden önce hayal ettiğim gibi geçmeye başladı. Bazı geceler 3-4 civarı ancak eve girebiliyorum.

     Yeni arkadaşların bunda etkisi büyük tabi. Biraz onlardan bahsedeyim; eve yeni gelen ve aynı zamanda oda arkadaşım İtalyan Andrea, Empire State öğrencileri Fanny(Fransız), Sandra ve Lennart(Alman),  Ahmet(Kuveytli) ve Güney Koreli güzel Hayley.

     Özellikle Fanny'nin yerinde durmayan yapısı ve sürekli bişeyleri organize etme çabası yüzünden bize pek iş düşmüyor. Hergün bi aktivitenin içinde buluyoruz kendimizi.

     Öğlen kurs bitişi genelde Empire State Building in önünde buluşup hergün farklı bi yerde öğle yemeği yiyoruz. Daha sonra planladığımız yerleri gezmeye gidiyoruz. Akşamları ise yemekten sonra toplanıp bar veya gece kulüplerine gidiyoruz.

    Top of The Rockefeller Center'ı anlatmak istiyorum özellikle. New York'un en yüksek binalarından biri ve 27$ karşılığı çıkabiliyorsunuz. Eğer hem Empire State hemde Top of The Rock a para ödemek istemiyorsanız Top of the Rock daha iyi bi seçenek bence. Central Park'a daha yakın ve Manhattan fotoğrafınızın içinde Empire State de yer alıyor.


Bu da bizim galibiyet sevinci fotoğrafımız

     
      Bunun dışında New York City'de geçirdiğim en güzel iki gün belki de bu perşembe ve cuma günleriydi.

           Perşembe dört koreli arkadaşla buluştuk ve Chelsea'de ki sanat galerilerine gezmeye gittik. Bu ne aq bunu ben de çizerim diyenlerden olmasam da sanattan pek anladığım söylenemez. Ama değişik bir tecrübe olur diye gitmeye karar verdim. Çok da iyi yapmışım. Çünkü beklediğim gibi sıkıcı değillerdi. Çok ilginç sunumlar vardı.

           Galerilerden sonra bir restorana girdik ve yemek yedik beraber. Genelde ingilizceleri benden iyi olduğu için onlarla geçirdiğim her an ingilizceme de çok fayda ediyor. Yemekten sonra saat 11 e gelmişti ve herkes evlerine dağıldı. Ben Fanny'nin doğum gününe gidecektim ve Halley'i de davet ettim (anladınız siz durumu :D). Kabul etti ve beraber gittik. Küçük ve güzel bi Fransız barıydı. Çok iyi zaman geçirdik. Saat sabahın 3'ünü geçiyordu kalktığımızda. Malum o saatte NYC çok tekin olmaz diye Halley'i evine ben bıraktım (valla tekin değil diye, yoksa ilk öpücük falan hiç aklımda yoktu). Subway çıkışı eve kadar yaklaşık 15 dk yürüdük ve gerçekten  de tekin olmadığını gördük. Halley'le ertesi gün (yada o gün demek daha doğru olur) müzeye gitmeyi kararlaştırdık.

      Eve döndüğümde saat 4'ü geçiyordu ve sabah 6:30 da kalkmam gerekiyordu kurs için. Allahtan normalde de uykuyla arası olmayan bir adam olduğum için çok zor olmadı.

        Cuma günü saat 7 gibi Upper East Manhattan da buluştuk Halley ile ve Whitney Amerikan Sanat Müzesi'ne gittik. Gene güzel bir tecrübeydi. Müzeden sonra plansızca yürümeye başladık. Bir saat kadar sohbet ettikten sonra rastgele bir Japon restorantına girdik. Hassiktir ben yemek deneyimlerimi yazmayı unuttum. Neyse ona ayrı bi topik açarım sonra şimdi uzun sürer.
                                                 
                                                  
                                                Whitney Museum of American Art


   Daha önce Japon yemeği yememiştim. Çorba, yemek ve sushi siparişi verdik. Hepsi de çok lezzetliydi. Özellikle sushiyi yerken çekindim ama çok beğendim ben. Genelde bizim Türkler pek beğenmiyorlar. Tabi artık chopstick kullanımında da ustalaştım (Son 1 haftada bir Kore ve birde Vietnam restoranında denemiştim). Yaklaşık 3 saat oturduk restoranda. Baya bi sohbet edip eğlendik. Daha sonra 12 gibi kalktık biraz yürüyüşten sonra subwaye bindik. Trenden indikten sonra istasyondan çıkmadan önce bir süre müzik yapan grubu izledik .New York ta en sevdiğim şeylerden birisi de kesinlikle sokak sanatçıları. Bazıları cidden döktürüyorlar. Mesala bu grup R.E.M den parçalar çalıyordu ve grubun kendisi ancak bu kadar iyi çalabilir diye düşünmeden edemedim. Sonra Halley'i evine bıraktım ve eve geçtim bende.

       Cumartesi Back'le beraber Washington Square Park'a gittik. Bu parkta sürekli bi hareketlilik var. Sokak sanatçıları ve dansçıları çok güzel showlar yapıyorlar. Piano çalan bir sanatçıyı dinledik bir süre. Klasik müzik ve piyanoyu hep çok sevmişimdir. Ben de bu fırsatı kaçırmadım ve güzel de bir anı olacağını düşündüğüm için cd sini aldım. Hatta şu an yazarken bu cd yi dinliyorum ve çok da beğendim.





        Bu seferlik bu kadar. See you guys...

   

15 Aralık 2013 Pazar

Fotoğraflarla New York City

                     Times Square


 Central Park

 Central Park


 The Empire State Building

 Subway J Train

 Flatiron Building


 Halloween Day


 Apple Store 5th Avenue


 Subway Station


 Coney Island





 Brooklyn Bridge Park

 Manhattan'ın adasının NJ den görünümü



 Grand Central




 Soho


 The World Trade Center


 The Statue Of Liberty


 Brooklyn Bridge


 Wall Street




 Brooklyn Bridge


Hard Rock NY








 Barclays Center


Grand Zero 9/11


 New York Public Library



 Chelsea






 Madison Square Garden




 Top of The Rockefeller Center

 Rockefeller Center Christmas Tree










 Central Park




          Fotoğrafları fırsat buldukça güncellemeye devam edeceğim.