Şükran günü nedeniyle Amerikan milletinde hafif bir telaş vardı. Her sene kasımın son perşembesi Thanksgiving (Şükran günü), son cuması ise Black Friday denen manyaklıkmış.
Neyse gelelim biz naptığa; Perşembe akşamı evdeydim. Louis'in bir kaç akrabası, kız kardeşi ve bizim Koreliler'le beraber Şükran günü yemeğini yedik. Şükran yemeği denincede malum akla ilk gelen şey hindi. Eh biz de yedik mecburen. Mecburen diyorum pek sevmem çünkü. Askerlik sağolsun insanı bıktırmadığı çok az şey kalıyor. Bu arada yemek daha çok birleşmiş milletler yemeği gibiydi. Amerikalısı, Korelisi, Porto Rikolusu, Türküyle. Yalnız Koreli kız çok tatlıydı (Burda işler biraz karışıyor, hiç girmiyorum o topa :p ). Bizim Koreli oğlan bir aydır onu anlatmakta haklıymış. Birde açılabilse şapşal aşık.
Yemekten sonra sessiz sinema oynadık. 'Godfather' filmini türkçeye 'Baba' diye çevirdikleri için dalıp 'father' diye anlatma dangalaklığında bulundum.
Saat sekiz gibi bizim Korelilerin Black Friday'i geldi. Sıfır derede saat 11 de Manhattan'a alışverişe gittik.
Şimdi kısaca şu Black Friday olayından bahsedeyim. Yılda bir kez ve şükran gününden bir gün sonra oluyormuş. Neredeyse tüm marka ve mağazalar bir günlük ciddi indirime gidiyorlar. Hatta bazı fiyat etiketlerini görünce yok yok bu şakadır diyorsunuz. Mesala 60 inc LED TV 400$ a bulabilirsiniz veya 200$ a laptoplar. 30$ a Nike ta ayakkabı, 60$ a Tommy de mont bulabiliyorsunuz. Mağazalar genelde perşembe akşamı saat 6 da başladılar kapılarını açmaya ve 24 saat açık kaldılar. Bazı sıyrıklar perşembe günü sabah erken saatlerde mağaza önlerinde sıra beklemeye başladılar. Hatta Best Buy önünde pazartesiden beri çadır kurup bekleyenler vardı. ''Sıyrıklar'' demiştim dimi. Düzeltiyorum; Allahın manyakları.
Ahanda manyaklar
Seç seç al.seç seç al.Manyak mı lazım ablacım seç seç al...
ekmek çıktııııııııııııııııı
Biz de o gece sabah 4 e kadar dışardaydık. Sokaklar öyle kalabalıktıki kendimi Kemeraltı'nda hissettim. Ama eğlenceli bir geceydi. Ora senin bura benim gezdik eğlendik. Yeğenime tablet sözü vermiştim onu aldım ben de o gece Best Buy dan. Özledim keratayı. Neyseki skype var en azından.
Gece 2 sularında çekildi
Metro beklerken çektiğim bir kare
Bu gece böyle geçti ve sabaha karşı 4 civarlarında eve döndük.
Cuma günü ise Soho'daydık. Soho'ya küçük Avrupa deniyor. Binalar Manhattan'ın görkemli binalarından ziyade avrupanın alçak ama tarihi binalarını andırıyor. Bu kesime ayrıca moda bölgesi de deniyor. Ünlü tüm markaların mağazalarına ve ellerinde alışveriş poşetleri olan kadınlara sık sık rastlıyorsunuz. Erkeklere tavsiyem; buraya yada 5 th Avenue ye eşinizle gelirseniz, cüzdanınızı otelde unutmuş gibi yapın. Bu bölgede bir kadını durdurmak imkansız. Gole giden Ronaldo gibiler.(Anlayacağınız üzere Ronaldocuyum #HalaMadrid)
Neyse cuma günü ise kendime bi laptop ve birkaç parça kıyafet aldım. Artık blogu iPad'le yazma eziyetinden kurtulduğum için seviniyorum.
Cumartesi ve pazar ben çok istemesemde Koreli arkadaşı kıramadığım için
New Jersey deki outlet centerları gezdik. Allahım bu çocuğun içine nişan alışverişine giden kız kaçmış. Bi insan bu kadar mı alışveriş manyağı olur. Tüm haftasonu canımıza okudu resmen. Yaktığım kalorinin haddi hesabı yok.
Geçen hafta da böyle geçti.Takipte olun efenim.
devamını bekliyoruz mutlakaa
YanıtlaSil